Arama

21 Eylül 2009 Pazartesi

35

Rüya mıydı?
3 yılı 4 ay, bilmem kaç gün geçti. Bu kadar çekilir kılan zamanları değerlendirirken güzeldik, ya şimdi? Kanlı bıçaklı artıklarız ve bu canımı sıkıyor, mastürbasyon yapma isteğim bile yok. Hay anasını... Bira da kalmamış.
Düşünmemeye çalışıyorum. Kasetler... Boş şişeler... Sigara paketleri... Dolu kültablası... Boş sigara paketleri... Haha onun aldığı ve kullandığım eşyalar da masamda. İyice pis herifin teki oldum, saçlarımı karıştırmak için elimi kafama bile götüremiyorum. İğrenç, yağ dolu.
Aç karnına sigara içme özgürlüğüm geldi, komik. Kendimi bu kadar kaptırmışım, ne için? Yarısı dolu gelirken aniden boş gördüğüm bardak için. Egoist mal olduğumu farkettim bak şimdi! Kim değil ki?
Hayvan barınmaz lan burada! Toparlanmalıyım. Kendimi avutmaya çalışıyorum, boşverir gibi görünüyorum ama hala yakamadım fotoğraflarını...
Yine kahve ve sigara. İzlemiştim bir yerde, kanserin en iyi dostuymuş. Ama yakınımdan bile geçmiyor.
Ölmek istiyorum, gerçekten öleceğimi bilsem böyle mi olurdum... Sanmıyorum. Zaten bir süre sonra adını bile hatırlamayacağım. Öyle ya, her ilişkime son aşk olarak bakıyordum, her öpücüğüm bir öncekinden daha güzeldi.
Dışarı çıksam güzel olacak, saat de on ikiyi vurdu. Sürekli uyuyorum, yatak bile bıktı yaylarını batırıyor sırtıma.
Telefonum yine bir yerlerde çalıyor, aylardır bakmıyorum. Sakallarımı da kessem iyi olur, bir duş da fena olmaz. Daha sonra dışarı çıkarım.
**
İyi geldi!
Ne zamandır bu kadar taze hissetmiyordum. Hayatıma giren kadınlar yüzünden bayadır kendimi kirli hissediyordum. Boka sarmış bir aşk hikayesi ve dibe çöken adam... Film bile yapar benden Çağan.
Hayatımda hiçbir kadın yok, sesleri bile. Annemi mi arasam? Komşumuz tanıdık olmasa ve beni görmese defalarca evimi basardı kadın. Çok geliyor üzerime ama o yok olduğunda ne yaparım tam olarak kestiremiyorum.
Ne giyeceğim kaldı temiz, ne yemek yiyebileceğim bir kap. Tuvalet desen bok götürüyor. Mutfakta kirli çorabımı buldum. Ne yüzle buraya kız getiriyormuşum lan ben!?
Annemi de hep bu zamanlarda özlüyorum. Benim için temizlikçi kadından fazlası olmalı anlamı ama bu foseptik kokusuna bulanmış nikotin banyosu düşünmemi engelliyor.
Okulu da iyice boşladım, yerime imza atan yetmeleri seviyorum. Sınavdan sınava girdiğim bir yer oldu benim için orası. ÖSS'de yüksek puan yaptığımda nasıl da götüm kalkmıştı; derece yapacağım ulan! Şimdi alttan ders kalmasın diye kıçımı yırtmak zorundayım. Garip kadının lafı geldi aklıma yine...
-Oğlum ihtiyaçlarını karşıla kızlarla ama sakın aşık olma!
Komiksin anne demiştim ama şu an komik durumda olan benim. Anneme “haklıymışsın” diyerek daha da komikleşmek istemiyorum, çıkar yol bulmalıyım.
**
Tayfur'la görüşmeye gidiyorum. Ulan adam hep yanımdaydı, bir türlü zaman ayıramamıştım. Yine görüşüyor adam benimle. Ezik bir burukluk var içimde ama şu an bana iyi gelebilecek bir kaç şeyden biri bu adamın salak esprileri.
**
Bir kere de geç gel be adam! Yine bekletmiş gibi hissettim kendimi, ama beş dakika daha var verdiğim saatin dolmasına.
Yanında biri var, biliyor çoklu muhabbetleri sevmediğimi ve bile bile böyle yapıyor. Önceden haber bile vermedi üstelik!
Barları sevmediğimi her arkadaşım bilir, Tayfur'da biliyor. Yanındaki çıtırla kuruyemişçiden on şişe bira aldık. İkisi onlara, sekizi bana. Hep böyle olur zaten.
İçmeye başladığımızda yanımdaki insanlar birinci şişeyi bitirmeden ruh halime göre üçüncü şişenin sonunda veya dördüncü şişenin ortasında olurum, daha fazla içecek moralleri kalmaz. Haliyle biralar da bana kalır.
Beraber sahilde içtiğim insanlar hep benim sağlam içtiğimi sanar. Aslında hızlı içmemin sebebi yerdeki böceklerden tiksinmem ve bulunduğum ortamdan bir an önce kalkıp gitme isteği. Bu sebepten hep duvar aramışımdır oturmadan önce bulunduğum mekanda. Keşke barlardaki biralar ve müzikler o kadar suni olmasaydı, kıçımın kirlenmesine gerek kalmazdı o zaman. “Akdeniz Akşamları” bile daha çekilir oluyor o kuru gürültüden sonra.
**
Farketmediğim noktayı yakaladı Tayfur. Çalılara işerken neden yanıma geldi bu ruh hastası diyordum ben de... Buluştuğumuzdan beri kızdaydı gözlerim. Ben hariç ikisi de farketmiş ve kız da benden hoşlanmış.
Şimdi daha bilinçli bakıyorum suratına, kıvrımlarına ve karşılığını da alıyorum. İçimde sıkıntıya dair bir şey kalmadı.
--
Sıkılınca enerjisini öfkeye dönüştüren adamlardan olmuştum zamanın akmadığı dönemlerde. Hani sırf rahatlayabilmek için dışarıda kavga kovalayan adamlardan, bilirsiniz işte...
Gecenin bir vakti sigaram bittiğinde, parasız sigara vermeyen tekel bayi sahibini dövmüştüm. İçimdeki bastırılmış duygunun patlamasının başlangıcı olmuştu bu kavga. Bir de sigarama kavuşunca öfkem daha cazip gelmişti bana.
Eroinmanların damarına zerk ettiği maldan sonra rahatlaması gibiydi benim de adam dövmem. Ne yorgunluğum kalıyordu, ne de geçmişimin sıkıntıları. Bazen de sırf dayak yemek için sokakları kolluyordum.
--
Kızın tatlı bakışları biramı gün ışığında daha da soğutuyor gibi geliyor. Etrafımdan tamamen soyutlandım. Bir küvez içindeyim ve bana bakan sadece Yelda'nın gözleri.
Sonumu hazırlarken tekrar kendimi kabuğumdan çıkarmamı garipsedim.
**
Eve geldim.
Zihnimde taşıdım o yeşil gözleri ve o da yanımda bu iğrenç havayı soluyor. İçtiğim biranın etkisinden olduğunu sanmıyorum, çok daha fazlası bile böyle güzel hissettirmemişti.
Evde, ampülleri saymazsak elektrikli alet olarak sadece cep telefonum ve bilgisayarım var. Uzun zaman bunlarla yetindim.
Ben olarak düşünmediğim bir adam var karşımda şimdi. Annemin geçen ay kargoyla yolladığı temizlik malzemeleri önümde ve eve gelirken aldığım şey bira veya sigara değil, temizlik gereçleri oldu.
Kıçımı yayıp uyumam gereken saatteyim. İmam yine karısıyla kavga etmiş gibi okuyor ezanı, eğlenceli geliyor.
Sigara paketlerini ve boş şişeleri toplamakla başladım işe. Kül tablasını da boşalttım. Kirli kıyafetlerimi bir köşeye ayırdığımda birkaç gün idare edecek kıyafetler buldum.
Ev biraz adama döndü mü ne! Tuvalet de dünkü gibi kokmuyor. İnsan yaşayabilir artık burada.
Evi hep birileri temizlemişti, şimdi çok yorucu geldi bu kadar uğraş. Uyku akıyor gözümden.
**
Şaşırıyorum kendime! Hani her şeyi yapardım da koltukları temizleyeceğim aklıma gelmezdi.
Tayfur aradı yine. Bugün de görüşüyoruz, umarım Yelda'da gelir. Salak ben! Yelda gelmese adam iki gün üst üste neden benimle görüşsün!?
Dışarıya çıkmak için bahane arıyordum. Kirlilerimi kuru temizlemeye bırakacağım. Okul kredimle çamaşır makinesi alsam mı en iyisi?
Uzun zamandır simit-çay diye kendimi kandırdığım kahvaltımın aslında çok başka olduğunu da bugün farkettim. Peyniri ilk keşfeden insanlar gibiydim. Yumurtadan hiç haz etmesem de o bile güzel geldi!
Duşumu aldım, dişimi fırçaladım ve çıkmaya hazırım.
**
Yine aynı yerdeler ve yine benden önce gelmişler.
Dünkünden daha mı güzel bu kız yoksa hislerimin beni yanıltması mı? Bugün bir yerlerde oturacağız, kız beni cimri sanmasın.
Neden kendimi beğendirmeye çalışıyorum ki ben? Dünkü halime bakıyorum da, karakter çatışması yaşıyorum resmen.
Tayfur'un işi çıktı, biz de inandık. Daha doğrusu inanmak istedik. Uzun zamandır ilk defa bu kadar yoğun bir gün yaşadım. Kekelememek veya yanlış bir cümle kurmamak için oldukça az konuştum. Aslında beynimden geçenleri söylesem düzgün cümleler kurabilirdim gibi geliyor, yine de kızı dinlemek daha güzel geldi. Araya girip onun gülümseyen kelimelerinin oluşturduğu cümleleri bölmek istemedim.
Sanki ilk kez bir kızla görüşüyor gibi hissettim. Hava kararmış... Henüz beş dakikadır konuşuyorduk oysa ki!
Evine kadar bıraktım kızı, arkasından baya izledim.
Pencereye çıktı. O kadar durmuş muyum yahu? Bir saat kadar da öyle konuştuk. Gülmeye başladığında durdum, kendimi komik bir şey yapmış ama o an gayet ciddi olan biriymiş gibi hissettim, utandım.
Yağmur başlamış ve ben bunu farketmedim. Kendime başka bir pencereden baksaydım “salak” derdim gibi geliyor.
Eve gidiyorum Yelda'nın gülüşünü montumun iç cebine koyarak. Arabaya binmek aklımın ucundan geçmedi, zaten eve nasıl geldim anlamadım bile.
Baya yorulmuşum, başım çatlıyor. Eve geldiğim anda mindere yığıldım, zaten bu huzur kokusuyla uykuya dalmak hiç zor olmayac...
**
Yorucu bir gündü.
Her günüm artık Yelda ile geçmeye başladı. İki haftadır birbirimize “sevgilim” diyoruz. Bazen korkmuyor değilim. Tüm bu büyü bozulursa? Eskiye dönmek istemiyorum artık. Hayatımın treni raydan raya geçerken yaşadığım karmaşayı sevmiyorum.
İşe girmek okuldaki başarımı düşürür sanıyordum ama yanılmışım. Bir şeyden yanılmak ilk kez bu kadar tatlı geliyor.
Geleceği düşünmeme kararı aldım, her şeyi kontrol edemem ya! Zaten hep bu kontrolcü yanım ilişkilerimi bozmuştu. Aferin lan bana ufkum genişliyor bak...
Öyle ya birinin sevgisini kontrol etmek için ona sürekli aşkımdan bahsetmek fazla arabesk geliyor artık.
Yine de kendime kaypak olmayı bensimseyemedim, çoğu kişiyi bundan mutlu olsa da içten içe huzursuz oluyorum.
Kimseye canım demem derken tekrar bağlanmaya başlıyorum. Tayfur'un ağzına sıçmam gerek ama herif küllerimi birleştirdi tekrar. Sanırım içimde ona karşı hep vicdan olacak. Evin ortasına sıçan ama sevimliliğinden dolayı kapının dışına bir türlü atamadığım kedi gibi adam.
**
... (Yaklaşık 6 ay sonra)
**
Okuldan sonunda mezun oldum.
Başlangıçtaki idealimden uzak bir dereceyle bitirdim okulu, yine de hayıflanmıyorum. Hazır bir işim bile var. Annemi mutlu gördüğüme hiç bu kadar sevinmemiştim. Sonunda gerçekten işe yaramış hissediyorum.
Düzenim yerinde, bazen Yelda'yı hatırlamıyor değilim. Ondan ayrıldığımda canım yanmıştı ama hayatın bana soktuğu kazıkların yine bana tecrübe olarak dönmesi işimi kolaylaştırmadı değil.
Yelda için ağladığım zamanlar geliyor aklıma, çocuk gibi hissediyorum. Kolay toparladım ama.
Buse sağolsun kolay unutturdu bana onu. Yeni birini bulana kadar aklımı bir önceki sevgilimden alamıyorum, sanırım tek eksikliğim bu. Ama hangimiz tam ki?
Buse bana kimseyi hatırlatmıyor ve düşünebileceğim her şeyin fazlası bu kızda var. Tam bir aşk kadını!
Onunla vakit geçirmek çok güzel, yormuyor beni. Ölene kadar onun yanında kalabilirim. Zaten bu düşüncemi de onaylarcasına geçen hafta söz yüzüğünü taktık.
Ne zaman evleniriz bilmiyorum, pek de önemsemiyorum. Uyandığımda yanımda görüyorum ve bu bana yetiyor.

2 yorum:

Cerberus dedi ki...

İyimser olmak için fazla erken olsa da,mutluluk veren bir bugünün umut dolu bir yarına giden kapısında beklemeden geçmek için güzel şeyler düşünmek senin için iyi olacak sanırım,özneler yanından bir bir ayrılırken sıfatların hayatını ele geçirmesine izin ver,yoksa daha fazla üzülürüz,lanet bir yuvarlağın üzerinde yaşamak için dahi kurallar var baksana...

Unknown dedi ki...

Güzel sonlar masallarda olur ama etrafta Pollyanna göremiyorum.

Yorum Gönder