Arama

7 Kasım 2011 Pazartesi

82

İnsan içine çıkmaktan utanacak kadar büyüktü boşluğum. Ne naylon poşetlerle doldurabildim onu, ne de silikon dolgularla. Lennon dinleyip kadınlara, Pink Floyd dinleyip hayata anlam yükleyerek devam etmedi kendimi kandırma çabalarım. Müziklerde gözyaşı yok, ağıtlar sadece söyleyene acı veriyor bana göre. Kafamdaki gerçeklik olgusuyla birleştiremiyorum hiç birini. Sex Pistols dinleyerek uyuşturucu ve sekse abanan veya abanmaya çalışan, laf arasında sırf kız kaldırabilmek için komünist taklidi yapan sözde anarşistleri kabullenemiyorum. Krallık döneminde doğan biri, ölürken hala aynı kraliyet ailesinin buyruğu altındayken, ona devrimci sıfatını yapıştıran insanlar acaba hangi şarkıları dinleyip hangi hayatı yaşıyorlar? Gerçekten inandıkları şeyler o alengirli kuyularını kapatabiliyor mu? Her zaman basit yaşamaya çalıştım, sade oldu boşluklarım. Boşluğumun standartlarını belirleyememem belki de en büyük eksikliğim oldu. El yordamıyla karanlıkta merdivenlerden inmek gibiydi çabalarımın tümü. Korkak ve eğreti adımlarla inmeye çalıştım. Tam basamakları ezberlediğimi düşündüğüm anda bir eksik veya bir fazlayla her defasında yere yuvarlandım. Bu sefer ayakta duracağım ayaklarım kırılmadığı sürece. Işık sönmüyor, adımlarımı görebiliyorum, basamakları tekrar tekrar ezberliyorum. Sarılıyorum tırabzana, bırakırsam bir daha ayağa kalkamayacağım. Işığa bağlanıyorum, elektriğin gitmesinden ölesiye korkarak. Sonsuza kadar ışık açık kalsın istiyorum. Sonsuzluğa, ölümsüzlüğe ulaşayım. Korktuğum şey ölmek değil, dünyada en kötü şeyin ölüm olmasını dilerdim, az çok onun kontrolünü sağlayabileceğime inanıyorum. Ama her şey normal akışında devam ederken sevdiklerimin ölümüne katlanmak zorunda kalacağımı bilmek kalbimi titretiyor, boğazımı düğümlüyor. Ölümsüzlüğe ulaşmak istediğim insanın ölümlü olduğunu hatırlamak düzgün nefes almamı engelliyor. İnsan içine çıkmaktan utanacak kadar büyük boşluğum. Sevgi yoksunluğu değil; kaybetme, sevdiklerimin ölümünü görme korkusunun götürüsü bu.

0 yorum:

Yorum Gönder