Arama

3 Eylül 2009 Perşembe

30

Gözü kapalı ölme isteğimden vazgeçtim, sebebimden de vazgeçtiğim halde hala bunda kararlıyım.
Hayatımda çok az şeye karşı kararlı durabildim, hiçbir zaman da bu kararlılığımın artı yönlerini bulamadım.
Bilinmezlik perdesini açmayı çok arzuluyorum. Güneşi veya yağmuru görmem lazım, hangisi kötü onu da bilmiyorum; gözümdeki perde kalksa bile beynimdeki perdeyi kaldırmadığım müddetçe yine bir işe yaramayacağını biliyorum.
Hayatıma kendim son vermek istiyorum; başka bir şeye/birine bu hakkı tanımak istemiyorum, hayat yeterince egoist zaten. Bu sebepten fazla suça meyilim yok diye düşünüyorum. İdamdan hep tiksinmişimdir; bir elin nefesimi kesmesinden daha fazla nefret edeceğim bir şey yok. Boğulacaksam bunun sebebi ellerim olmalı, veya yanacaksam çakmağı çakan kişi olmalıyım. Tüm sinir uçlarıma kadar diri diri yanma düşüncesi midemi bulandırıyor, sanırım deneyeceğim son ölüm şekli olacak, bir de bunun sebebi olarak üçüncü bir şahsın öfkeli nefesiyle yanmak istemem.
Ölümü hep soğuk kış sabahında sıcak yatağından uyandırılmış çocuğun öfkesine benzetiyorum. Geçici ama keskin, gerçek ama unutulmaya yüz tutulan, öfkeli ama durağan...
Bazen bunu düşündükçe uyumazsam ölümsüzlüğe ulaşırım sanıyorum, bu sebepten ölümsüzmüşüm gibi bir hisse kapılıyorum; içim daralıyor.
Tökezlemeye alıştım, sıkıntılarımla bir taşa çarpmayı seviyorum; bu yüzden bir gün düşmeyi umarak sendelemeye devam ediyorum, bahçemdeki taşlara tekme atarken.

0 yorum:

Yorum Gönder