Arama

8 Ekim 2010 Cuma

72

Yazarken kırıcı olduğumu farkediyorum.
Artık yazmak gelmiyor içimden. Su içmek, yemek yemek gibi değil bu. Yazmasam da olur. Üzmesem de olur. Sıkıntılarım gömlek gibi, çıkarınca geçecek ama bu soğukta sıcak bir yere ihtiyaç duyuyorum. Göze alamıyorum gömleğimi çıkartmayı.
Sıkıntılar... Sıkıntılar... Sıkıntılar...
Hiçbir zaman geçmeyecekler. Kendi sorunlarımı kafama takmamayı öğrendim. Kendi sıkıntılarımı çöpe atmayı öğrendim. Ama bir türlü terzi olup kendi gömleğimi dikecek kabiliyeti bulamıyorum kendimde.
Sevdiğim kişiler. İnsanlar. Üzüldüklerinde üstüme sanki bir sumo güreşçisi oturuyor. Bir de üzülme sebepleri ben olduğumda... O filin üstünde oturup her yeri gezmek hoşuma giderdi ama ayağını kaldırması için merhametine sığınıyorum şimdi.
Bana merhamet ver fil, okyanusları aşalım seninle. Biliyorsun yüzme bilmiyorum ama seni ellerimle beslerim, aç kalmazsın.
İhtiyacım var sana, senin bana olan ihtiyacından daha fazla. Gör beni, gözlerindeki meleği gördüğümü farket. Gör beni, ikiye bölündüğümü gör. Seni besleyemiyorsam sebebi aç kalan diğer yarımdan.
Daha atlantik okyanusunu aşacağız seninle unutma, lütfen kaldır ayağını.

0 yorum:

Yorum Gönder