Arama

12 Aralık 2010 Pazar

76

Çok kolay faşist taklidi yapabilirim. Hatta buna kendimi bile inandırmak hiç zor değil.
Tanıdığım insanlar öldüğü zaman yalnız kaldığım düşüncesini tamamen kafamdan atabildiğimde mutlu oluyorum. Mimiklerimi kontrol etsem de içten içe gülüyorum. Ağlayan insanları duyabiliyorum ama anlayamıyorum.
Yabancı bir dizi dolanıyor beynimde. Altyazı puntosu hafızamda, altyazının rengi gibi. Ama konuşulanlar çöplükte. Bir cümle, beni anlatabilen tek cümleyi içinden çekiyor beynim, bildiğim sadece bu oluyor.
"Gözlerimi yeterince açık tutarsam, gözlerim yaşarır mı?"
Kendilerini normal sayan anormal topluluğa normal görünmeye çalışıyorum, yoruyor bu beni fazlasıyla. Ben saygısızım onlara göre, peki beni ürettiğiniz bir mal gibi görüp benden saygı beklemeniz ne kadar saygın bir davranış?
Dedim ya, onlara uymam gerekiyor. Ama bu onların gözünde şirin gözükmek için bir çaba değil. Vücutlarında çıkan bir kıl gibi görünmemeliyim, tüy olmam kafî. Koparılıp atılmamak için uğraş vermek zorundayım. Ellerindeki biçme aletleri, budama gereçleri beni es geçtiği sürece kendimi başarılı sayabilirim. Başarısız olduğum zaman boşlukta adımın kaybolacağının farkındayım.
Ölümlere ağlarsam, başarılı olurum. Bir insanın ölüm haberini aldığımda gözlerimi kırpmamaya çalışıyorum ve onlar gibi oluyorum.
Deney fareleri gözlerimi açık tutma süremi azaltmak için ölüyor, onlar için üzülmeye vaktim bile kalmıyor.
İlk zamanlar kendim olamıyorum diye üzülürdüm. Ancak üzülmem gereken şeyleri etrafımdaki insanlara göre belirlemeye o kadar alıştım ki, artık umursamıyorum bile.
Böcekleri öldürürken terlik gibi şeyler kullanmaya gereksinim duymuyorum, öldürmek istediğim böcekleri yakıyorum. Belki, içimdeki duyguları öldürüp size benzememi sağlamasaydınız onlarla uyumak bile iğrenç gelmezdi bana.
Aslında, faşist taklidi yapmıyorum. Sadece size benzemeye çalışıyorum.

0 yorum:

Yorum Gönder